VESAYET DÜZENİ VE İLİŞTİRİLMİŞ (EMBEDDED) SİYASİLER

Ülke siyasetinde her dönem yabancı ülkelerin / servislerin kontrolü nasıl var oluyor?

Eğer siyasete giriş serbestse ve bizi yönetecek isimleri kendimiz seçiyorsak nasıl oluyor da bu güçler siyasette kontrolü her dönem sağlıyorlar. Hele ki son 20 yıldır AK Parti’nin hükümet olduğu bir ülkede

Muhtemelen siyasete artık 1940’larda olduğu gibi doğrudan müdahale edip kendi adamlarını görevlendiremedikleri için (Kasım Gülek gibi) sağ-sol ayrımı yapmadan her partiye kendileri ile iltisaklı isimleri yerleştirip zamanı gelince yukarı taşıyorlar. Bu iliştirilmiş (embedded) siyasileri anlamadan ülkedeki politik mekanizmaları çözmek neredeyse imkânsız.

Örneğin ülkeyi dönüştüren Özal yıllardır yanında bulunan Mesut Yılmaz’ı fark etmemişti, ne zaman kendisi öldürülüp partisi Yılmaz / Demirel eliyle yok edildikten sonra kim olduğu anlaşıldı.

Benzer şekilde Akparti’nin Refah’tan kopma sürecinde Erdoğan’ın yanında bulunan Gül’ün kim olduğu da şimdi anlaşılıyor. Exeter eğitimli, resmi Chatnam House’un duvarında asılı bu şahıs, parti kendisini bakanlıktan cumhurbaşkanlığı’na kadar her makama getirmesine rağmen bugün Erdoğan karşıtı bütün hareketin merkezinde. 

Yanında da partiye kendi kattığı Babacan, farklı partilere dağıttığı Durmuş Yılmaz gibi adamlarıyla. Nasıl bir göbek bağı varsa artık Chatnam House’a?

Benzer şekilde Türkeş sonrası Bahçeli yönetiminde MHP’ye yerleştirilmiş / iliştirilmiş Ümit Özdağ Meral Akşener gibi ABD’ye yakın tiplerin de şu an bulundukları yer ortada.

15 Temmuz’un böyle bir etkisi oldu, siyasette ve tüm resmi / sivil alanlara yayılmış Fetö’cüler tasfiye edilirken, ülke yönetimini darbeyle değil muhalefetle ele geçirmeyi hedefleyen merkez de farklı partilere iliştirdiği adamlarını ayırıp aynı cephede topladı. Başkanlık sistemi’nin %50+1’i gerektirmesi bu durumu zorunlu kıldı. Bugün adına Millet İttifakı denen şeyin ta kendisi bu işte.

Şimdi parti parti hatta kronolojik olarak kimin hangi partide nasıl iliştirildiğini hatırlayalım:

CHP; Baykal’a Fetö tarafından düzenlenen kaset operasyonuyla 2010’da Kılıçdaroğlu’na devredildi. Kendisi partiden tüm muhafazakâr cumhuriyetçileri tasfiye edip Abd/ABye yakın bir yönetim kurdu. Kılıçdaroğlu Soros tarafından fonlanan Tesev’in kurucularından ve CHP’ye Rahşan Ecevit tarafından yerleştirilmiş biri.

MHP içindeki Amerikan yanlıları 2015-16‘da Fetö’cü bir hâkimin verdiği kongre kararıyla Bahçeli’yi devirmeye çalıştı, başaramayınca 15 Temmuz sonrası ayrılarak 2018’te partileştiler. Yönetimden pek çok isim Fetö bağlantısı nedeniyle yargılandı/ yargılanıyor. Partinin nasıl finanse edildiği belli değil ve milliyetçiler / Ümit Özdağ ayrışırken Fetö bağlantılarının çoğu ortaya çıktı

Saadet Partisi, Numan Kurtulmuş’un 2008’de göreve gelmesiyle yeni bir döneme girmişti, ta ki kendisi 2011’de bir aksakallı darbesiyle partiden atılana kadar. Yerine gelen Kamalak görevi 2018’da Karamollaoğlu’na devretti. 

İngiltere eğitimli bu şahsın durduğu yer herkesi şaşırtıyor, beni değil.

Deva; Gül’ün Babacan’ı tarafından yürütülen bir proje. Akşener “muhafazakâr kesime ulaşamıyoruz, onlara Ali Bey aracılığı ile ulaşacağız diyerek arkalarındaki aklın planını açıklamıştı. Bu arada Babacan Akparti döneminde 8 kez Bilderberg toplantılarına katılarak bu konuda en iyi kariyere sahip isim. Muhtemelen Gül’ün referansıyla

Davutoğlu için bir organizasyon aramaya gerek yok, kendisinin egosu ve kibri zaten dünyadaki tüm örgütlerden daha büyük ve güçlü

Evet, siyaset halkın içinden çıkan ve halkın desteklediği isimler tarafından mı yapılıyor yoksa bazı STK’lar tarafından siyasette istihdam edilen iliştirilmiş isimler tarafından mı? Seçime az bir zaman kala Cumhur ittifakı – milleti ittifakı mücadelesine bu gözle bakarsanız süreci daha iyi anlar, Biden’in “muhalefeti destekleyerek sonuç alma” planının 15 Temmuz’dan sonraki hamle olduğunu görürsünüz.