Header Ads

ANALİZ 5: SANAYİ DEVRİMİ ASLINDA NEDİR

Kitlesel üretimin tarımdan sanayiye evrilmesini ifade eden Sanayi Devrimi’nin Avrupa'da bilimsel gelişmelerin ve aydınlanma sürecinin bir sonucu olduğu genel kabul gören bir gerçektir. Ancak bu tam olarak süreci ortaya koyan bir tanım değildir, gerçekte sanayiyi besleyen ve ortaya çıkaran teknoloji bilimden beslenir ancak bilimi sermaye sahiplerine para kazandıracak şekilde bir araç olarak kullanır. 

Sanayileşme kavramında asıl faktör sermayedir; yani sanayileşme süreci sermaye sahiplerinin davranışlarının ve kararlarının bir sonucudur. Burada esas faktör sermaye ve sermaye sahipleridir. 

1789 sonrası dönemi Sanayi çağı değil Sermaye Çağı olarak adlandırmak daha doğru bir tanımlama olur. Ancak sermayeyi elinde tutan elit bilime dayalı sanayileşme süreci gibi ifadelerle sermaye ilişkilerini gizlemeyi tercih etmişlerdir. 

Bu konuda en iyi örnek Sırp bilim insanı Nikola Tesla’nın çalışmalarıdır. Bilimsel olarak çağının çok ötesinde icatlar ortaya koyan Tesla, çalışmalarını insanlığın hizmetine tam olarak sunamamıştır. Bunun nedeni kendisini finanse eden sermaye sahiplerinin kendi karlılık hesaplarına göre Tesla’nın çalışmalarını finanse etmeleridir. Örneğin bütün bir kente ücretsiz elektrik enerjisi sağlayacak projesini Tesla’nın elinden alan finansörü Westinghouse, projeyi kendi para kazanacağı bir hale getirip satmayı tercih etmiş, halkın refahını önemsemeden topluma fayda sağlayacak kısmını budamıştır. 

Örnekte görüldüğü gibi sanayi bilimsel gelişimin sonucu değil sermaye sahiplerinin karlılık arayışlarının bir sonucu olarak gelişir. Bilim ve teknoloji de bu amaca hizmet edeceği ölçüde sermaye sahiplerince finanse edilir ve sonuçları ticari olarak kullanılır.

Gerçekte sermaye farklı tanımları olan geniş bir kavramdır, maddi varlıklar ya da para sermaye bütününün sadece bir bölümünü oluşturur. Halbuki 1946 Bretton Woods ve 1971 FED kararları ile eskiden altına endeksli olan para üretimi kriterleri ABD finans sermaye sahipleri tarafından değiştirilmiş; para sermaye sahipleri için kolayca üretilebilen ve tüm dünyada geçerli olan bir araç haline gelmiştir.


Sermaye’nin temeli ise teknoloji, girişimcilik ve yönetim bilgisini de içeren geniş anlamda bilgidir. Sermaye’nin temel özelliği kıt olmasıdır, bu maddi sermaye için geçerli olduğu kadar bilgi için de geçerlidir. Kıt bilgi araştırmalar ve teknoloji ile artırılmaya çalışılır ve doğal olarak sahipleri tarafından diğerleriyle paylaşılmaz. 

Sermayesi yetersiz olan üçüncü dünya ülkeleri yeterli maddi kaynakları olmadığından değil bilgiye sahip olmadıklarından ve üretemediklerinden geri kalmışlardr.

5 yorum:

  1. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Eline yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  3. Sermaye çağı tanımı yanlış bir değerlendirmedir, katılmıyorum. Sanayiden önce tarım da ona bakılırsa sermayeyle yapılır! Sermaye yoksa, diğer bir deyişle finans desteği, bu durumda hiçbir alanda üretim yapılamaz. Sanayi çağı (sermaye değil) bilimsel bilginin, finans desteğiyle teknolojik araçlara dönüşümü, bilginin uygulamalı araçlara geçişidir. Bu salt sermaye nedeniyle değil, insanın içinde bulunduğu doğaya üstün olma, onun zorluklarıyla baş edebilme çabasıdır da aynı zamanda, pragmatist bir ihtiyaçtır bir nevi. Tarımın da sanayinin de temeli akıl sahibi insanın, bilmek ihtiyacından doğar, bilgi en büyük güçtür. Bu noktada esas soru şu olmalı, sanayinin merkezi insan mı olmalı, tekelci kapitalistler mi? Bu çatışma her zaman olacaktır, sermaye ise amaç değil sadece araçtır ve onun merkezinde bir çağ tanımlaması reddedilir.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.